19 Temmuz 2016 Salı

Baba-anne


Baba
-anne
Seni görüyorum.

Üç sene önce kaybettim babaannemi, Temmuz'un 13'ü saat 06.15 ti benim için koca boşluğun oluşması.. Onu toprağa verdiğimizde, tamamıyla anlamıştım artık yoktu.. 
Hep güzel şeyler gelir aklıma onunla ilgili, öyle ki kötü hiç anımız yok zaten.. 
1994 yılıydı, nisan ayının 6'sında tanışmışım onunla. Annem doğum yaparken o varmış yanında, onun desteği ile ilk onun kucağına ağlayarak düşmüşüm.. Hep başının üzerinde taşımış beni...

Annem çalıştığı günlerde hep o büyütmüş. Hatırlıyorum da hep anlatırdı:
"Yukarıda ziiil ziiil  (çok) ağlıyordun, kimse bakmıyordu da ben gelip aşağıya götürdüm, hemen uyudun kucağımda." 
Böyle emek emek işlemişsin tüm torunlarını..
Eminim o ellerle verilen yemekler hep en lezzetli yemekler olmuştur... Hatırlıyorum da tadı damağımda kalan o ekmek arası domates, peynir yapman yok muydu.. Hala başaramam aynı tadı, aynı lezzeti. Kimse başaramaz babaanne! Keşke olsan da bir daha yapsan.. 
Patatesli börek, su böreği, bükme, katmer, domatesli sahanda yumurta.. Çok özledim bu tatları ve biliyorum ki senin elinin lezzeti olmayan hiç bir börekte, yumurtada olmayacak artık gözüm.. 
Her sabah hiç aksatmadan hazırlardın kahvaltıları, dedem bağırırdı aşağıdan Hazaaaal, Züleyhaaa(yani Eda ama dedem hep bu ismi kullanırdı beni çağırırken) hadi kahvaltıya.. Yukarıda yapmış olurduk ama sizinle yapılan kahvaltının tadı bambaşka olduğundan koşarak inerdik yanınıza. Neden bilmem ama hep yumurtanın sarısını bize verirdin. Bizi doyuracağım diye hep sonraya kalırdı senin yemelerin.. -
Okuldan gelirdim, kapımı açardın. Yukarı çıkmadan hemen içeri sokar, sorardın:
"Karnın aç mı guzum? " 
Hayır desem de, gün boyu hazırladığın miis kokulu ve lezzetli yemeklerin başında bulurdum kendimi, yemekler henüz hazır değil mi? hemen hazırlardın o domatesli ekmeği ya da hiç olmadı ekmeğe bir yağ sürer, üzerine tuz atar getirirdin hemen.. Birde hemen ayağıma bakardın, çorabım delinmiş mi diye (ince çorap giyerdik okula giderken, her gün al her gün delinirdi o çorap). Hiç gücenmeden eline alırdın iğne iplik dikerdin ayağımda o çorabı. 
Ağzıma bir iplik sıkıştırır ve şöyle derdin:
"Bahtın dikilir, al şu ipliği ağzına, sıkıca sık dişlerinle..." 
İlk adımımı bile belli ki sana güvenerek atmışım. O yaşlanmış ellerin üzerimizde çok emeğinin olduğu bile kanıtı işte.. Öyle güvenle bakmışım ki bu fotoğrafta o ellere, asla düşmem diye atmışım o ilk adımı.. Hepte öyle olmadı mı zaten? En çok sen çekmedin mi gözyaşlarımı? Yukarıdan ağlayarak indiğimde sen susturmadın mı beni? 
Haklıda olsam haksız da olsam hep beni savunmadın mı? Öyle ki seni toprağa verirken ağzımdan çıkan tek cümle şu oldu:
 " Nasıl ödeyeceğim hakkını?" 


Hiç oturduğunu hatırlayan var mı ? diye sorsam yüzde doksan dokuz hayır der.. Yemekler yapar, evi toparlar, birde arda kalan zamanlarında bizimle oynardı. Hiç unutmam evde bir elle sürülen, uzun saplı, tekerlekli bir gırgır vardı.. Sırayla hepimizi üzerine oturtup tüm evi gezdirirdi.. Öyle eğlenirdik ki, derler ya anlatılmaz yaşanır.. Hah işte tamda ondan..
Öyle sıradan öpmezdi ki bizi, içine çeke çeke öperdi, miis kokulularım diye diye öperdi.. Şimdi hayatta olsa, gözlerini bağlasak ve sırayla yanına gitsek, bizi görmeden kokularımızdan tanırdı.. Eminim..
İstediğimiz kadar şımarıklık yapalım, istediğimiz kadar dağıtalım o evi kızsa ya bir kere? Başka torunları hatırlar mı bilmiyorum ama ben hatırlamıyorum. Hatta dedem bize kızdığında hemen arkasına alır, başlardı bağırmaya:
 "O goca ellerinde yanmayası, bağırma çocuklarıma..." 
Kimsenin kucağında bu kadar şımardığımı hatırlamam.. Bu yaşıma geldim, sevgisinden bir gram azaldığını görmedim. İlgisini hiç eksilttiğini görmedim.. 1 yaşımda da 10 yaşımda da 22 yaşımda da hep şımarttı beni.. Tatlı dilinden bir gram eksiltmedi..
Bir önceki fotoğrafta 9-10 yaşlarındayım muhtemelen.. Bu fotoğrafta ise 22.. İşte böyle koklayarak, öperek, emek emek büyüttü beni.. Çok fazla sevgi vardı tüm çocuklarına ve torunlarına karşı.. Olması gerekenden de fazlaydı.. Kimseye ezdirmeden, kimseye bir kötü söz ettirmeden büyüttü hepimizi..
Ektiği tüm tohumlar etrafında.. Büyüttüğü tüm tohumlar.. Emek emek işlediği çocukları, torunları, hep en iyisi kendi gelinleri olduğunu düşündüğü güzel gelinleri.. 

Bir gün ablam sordu.. "Babaanne biz yörük müyüz?" 
Uzun uzun düşündü ilk..
ardından hemen konuştu:
"Biz dünyanın en harika insanlarıyız."

İşte böyle benimsedi bizi, böyle önemseyerek büyüttü.. Onun için çocukları, torunları ve gelinleri herkesten mükemmeldi..
Rahat uyu babaannem, sende dünyada gördüğümüz en harika babaannesin bizim için..


Buluştun artık dedemle.. Hakkını nasıl öderim bilmem ama... Beni kapıdan her gün uğurlarken söylediğin o sözün hep aklımda:
"Güzel kokulum, güzel gözlüm dışarılar da dikkat et kendine" 
Dışarılarda hep aklımdasın, dışarılarda sana sözümü hep tutuyorum...

Işıklar içinde uyu...




1 yorum:

  1. Ruhu şad olsun. Hepimizde emeği var. Bugün olsaydı eğer çok farklı olurdu her şey😥

    YanıtlaSil